16 Kasım 2023 Perşembe

                                VE OLİGARKLAR, SONUNDA,  TANRILARA  İSTEDİKLERİ

KURBANI VERDİ




 

 Ve eğer  yere düşecek kadar  olgunlaşmış iri üzüm taneleri,  zamanında toplanmazsa, dalında çürüyeceğinden,  ne kadar geciktirirsen geciktir,   kaçınılmaz son; bağ  bozuldu... alacağını aldı, herkes. Ve   “şenlik, çoktan dağıldı”. Kol kola şarkılar, marşlar  söyleyenlerin şen kahkahalarının   ardından, kimselerin umursamayacağı, dalları kırılmış,  yaprakları çiğnenmiş asmalar  kaldı,  bağda, bir başına.

Bağ bozumu sonrası, senenin  üzümlerinden yapılacak pekmezin,  şarabın kalitesi, aurası, tadı merak eylenirken,  “kazandık“ sevincindekilerle  dolu  salonlarda, otellerde,  partisi  seçim kaybederken  milletvekili, belediye başkanı,  meclis üyesi  makamına kavuştuklarından,  yine ve hep kazanmanın sarhoşluğunda,  yeni zaferlerin planlarını yapan;

küçük krallıklarında,  durmadan yineledikleri “AKP iktidarında  liyakat  çöpte” nin, eleştiri maksatlı söz öbeği  oldurulduğu   CHP’de ki,  nepotizmi, bağışlarla, hazine yardımıyla kasaya akan milyarlarca liranın, iç edilmesini de gözlerden kaçırmalarına yaramış “şeriatı getirecekler” sopasıyla,  korkuttukları kesimlerin,  her seçim sonu ‘yine mi ? Sanki,  Erdoğan kazansın diye dizayn edilmiş bir  muhalefet bu, nasıl bir sosyal demokratlık?’ ayaklanmasını  ‘kızgınlar ama geçecek ve yine  tıpış tıpış oy... yahu  kime verecekler AKP’ye mi ?’  rahatlığında bastıran;   

makamlara atadıklarıyla  bütünleşerek, tavandan tabana sirayet ettirdikleri ‘tek adam...tek seçici’ yönetim anlayışıyla, örgüt ve  üyeler üzerinde tahakküm kurdurttukları,  kamunun  olanaklarını, gücünü kullanarak,  mahalle delege seçiminde, il, ilçe kongrelerinde,  bin bir çeşit “  delege, yönetim kurulu,  parti, belediye meclis üyesi,  milletvekili yapalım, belediyenin şirketine başkan, üye atayalım...ihalesini...imara açacağım... oğluna, kızına iş... al borcunu öde ”  pazarlıkları yapan  belediye başkanlarıyla;  eş, dost, akraba,  sevgili kategorisinden seçtirdikleri  delegeler sayesinde, kurultayı da  kazasız, belasız atlatırken,   CHP’li OLİGARKLAR;

sen, “delegenin iradesi, uyulacak” kanununa, ancak desteklediğin   genel başkan seçim kaybedince karşı çıkıp, partinin değil  bir fan kulübün,  tarikatın üyesiymişçesine,   infial içinde,  hep şahit olduğun ama ses etmediğin  olgular  ‘bunlar yıllardır birlikte yönetmediler mi partiyi, ne değişimi ? Döviz bürosunu açtırmış, bavul bavul para getirmişler Ankara’ya, Iphone dağıtmışlar, ne paralar dönmüş. Belediye başkanı sözü verilmiş. Zoomcu – harbiden en gülünecek  iddiadır grup kurdurmasaydı, ittifak yapmasaydı belki bugün esamesi  okunmayacak “ilk kimdi” yi de hatırlattığın – Meral ablacılar kazandı”  ithamlarıyla, sonucu  lekeleme  telaşına kapılmış  CHP’li yoldaşım , hevallım,   kızma da; 

madem bu kadar  dürüst, hak, hukuktan yanaydın,  “oy” satılmasını ahlaksızlık sayıyordun, herkes  gibi o kurultay salonundaki delegelerin  nasıl ve hangi pazarlıklarla seçildiğini bilenlerin,  aynı yöntemleri kullanarak , tüccarlaşmış  delegeleri, avuçlarına alabileceklerini  düşünememene de gösterdiğin bu tepkiyi, keşke,  ta başında, mahallendeki seçimde gösterip,   parti tabanında emek vereni seçtirecek   çarşaf listeyi dayatarak,   biatçılığa da geçit vermeseydin, ya. 

Şimdi,  55 İl başkanının, 700 delegenin imzasını almış KILIÇDAROĞLU’nun,  genel başkanlığı  kaybetmesi, sanılan kadar  basit, “saltık oyların”  sonucu olabilir miydi? Hükümranı oligarşik yapının,  vicdanın,  iyiliğin, ...,  adaletin,  çiğnenerek   kötülüğün, talanın, hukuksuzluğun ..., yükselişine paralel,  ticaretleştirilen siyasetin,  baş aktörü AKP’ye benzettiği,  menfaat için her şeyi iftirayı, entrikayı bile  normalleştirip, yeni, farklı kadroların yeşermesine de  izin vermeyerek,   masumiyetini kaybettirdiği  CHP'de;

‘İsmail Saymaz bunu, Deniz Zeyrek şunu dedi’li fikir yapısının değişmesi,  seyrettiği Halk, KRT, Sözcü TV’ye , dinlediği  iki üç  ajansa bakan,  birbirini sürekli “evet”leyen,  bir romanı,  bir filmi,  ilişki  kurmadığı halkın eğilimini belirten bir araştırmayı  değerlendirmek, dünyayı takip etmek  yerine ‘saçı yakışmamış, tacizci,  belediye de ...‘ dedikodularının yankılandığı, aklı başında bir argümanın da duyulmadığı   il, ilçe binalarına, ekiplerin ofislerine  uğrayıp, kaşla göz arasında,  bilumum sosyal medya da (Facebook, Twitter, Instagram) paylaşım yapmayı da unutmadan,  çayını, kahvesini yudumlayan,   yoldaşım, hevallım, SENİN, AKSİNE;

tek adam rejiminin, Türkiye’yi,  Ortadoğululaştıracağı endişesini taşıdığından, artık  rüştünü ispatlayan,  demokrat, şeffaf, ötekileştirmeyen muhalefet partisine ihtiyaç duyulduğunu; 

dünyanın her yerinde,  Eritre ’de dahi, yaptıkları, kararları başarı ya da başarısızlığı getireceğinden,  sorumlu tutulup –  demokratik ülkelerde zorlamasız SYRIZA lideri Çipras gibi – istifası  beklenen, istenen olacağından; kameralar karşısına geçip hedefini, politikasını anlattığı,   temsil ettiği partiyi, örgütü,  şirketi nasıl ve kimlerle ve  hangi  ideolojiyle yönettiğine bakılacak – sonsuza kadar oturması  imkansız makamına da  illaki bir gün   veda edecek – CEO’nun, başkanın, liderin, bir  başarısızlık,  yenilgi sonrası,   hiçbir şey olmamış gibi devamına  artık, imkan tanınmayacağını da   dillendirmiş “AKLIN” ;

 

seçmenine "kim bu adam? CHP'de ne işi var? Kazansaydı bu mu yönetecekti bizi" hüsranını,  “kullanışlı aptallığı”  yaşatan,  kabile büyücüsü  görüntüsünde  velakin  “ hayır,  hayır izin vermiyorum, çekilmenize” talimatını  verecek,  Ümit Özdağ’la gizli protokol imzalanırken odada bulunacak  kadar yakın  İmambakır Üküş, sarayla  bağlantılı olduğu iddia edilen Hasan Cengiz, Perinaz Yaman gibi   “geçici...mevsimlik partili” kadrosunda istihdam ettiği,  yetkisi, etkisi tartışılamayan danışmanlarıyla,   yönettiği  CHP’nin, genel  başkanı  KILIÇDAROĞLU’nun ;

içinde bulunduğu bu  vahim durumdan haberdar, İmambakır’ı  “ne idüğü belirsiz biri. Parti içinde ajan-provokatördür”  tanımlayarak,   partide  ajanların   cirit attığını,  13 yıllık suskunluktan sonra  nihayet  açıklamış, beş dönemlik milletvekili Veli AĞBABA gibi   beş yıldızlı  “bravo”yu hak eden E. TOPRAK (7) ,  E.Altay (7)  F. OZTRAK (6), Y.TÜZÜN (6),  T.BİNGÖL (5), T. ÖZKAN(4)’ın,  MYK ve Parti Meclisinin, yönetim kurulu üyeliğini yaptıkları, adeta   bir  Anonim Şirket işlevini bahşettikleri  CHP’NİN;

 13. Cumhurbaşkanlığı seçim sonrası   ‘açıklanan her bilanço da hep  zarar, bıktık. Bu sene de temettü yok , kandırıldık’ isyanı... baş kaldırısıyla  satış  emri veren hissedarlar (seçmenler) yüzünden, ELLERİNDEKİ HİSSELERİNİN hızla değer kaybının yanında,   mevcut yatırımları,  belediyeleri  kaybetme riskini de  çoğaltığını  FARK ETTİRMESİYLE;

 

kendine  80 danışmadan kayıt dışı  parti meclisi oluşturma,   Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığı,  İslamcı, sağ  partilere 39 milletvekilinin  hediye edilmesi  ayyuka çıkan tanıdık,  ahbap, akraba kayırmacılığı, önseçimin, üyenin dışlaması vari sosyal demokratlıkla alakasız onlarca  uygulama ve   “oysa herkes öldürür sevdiğini” tiratlı sağ hançeriyle yaraladığı CHP’nin,  başkanlığında 8.inci  seçim yenilgisini tatmasıyla,  Bay Kemal’in  misyonunu tamamladığına  dair inancın dallanıp  budaklandığını da  görüp,  “okyanusa karşı ıslık çalınmaz" öngörüsü ve

 

yirmi yıldır bıktıkları  iktidardan kurtulamamanın nedenini muhalif ama Erdoğan’laşmış liderlerin,  AKP’leştirdikleri  partilerine  bağlayanların, yönelttiği oklar  şayet  dikkate alınmaz, yeniden aynı şeyleri dayatırlarsa; uçuruma yuvarlanacak CHP’deki  saltanatlarından, beslendikleri  ranttan mahrumiyetin yaklaştığını da bilecek kurnazlıkta;

 

 derhal,  yeni bir pozisyona geçerek   “ duygusal kopuşu”  tamire yönelik, başta yıllardır uygulamadıkları – ki  “aynı tas,aynı hamam” imajını yıkacak en baba kriter, istisnasız her makama aday gösterileceklerin belirleneceği– önseçimi gündeme getirip,   sözde olsa  da “ artık şart” kabullenmişliğiyle, yaklaşan yerel seçimde, bir  olasılıktan çıkıp,  kesinliğe bürünmüş hezimeti  önlemek  adına,

 

 arka planda yine kendilerinin bulunacağı iki, üç dönem yaptıkları halde   tanınmadıklarından, kamuoyunun tepki duymadığı milletvekilleriyle, yedekte beklettikleri  fresh,   Junior  Oligarkların  ekran görüntüsünü, alelacele  kısa yol tuşuyla  ortaya süren,  cin fikirli  OLİGARKLAR  ‘değişim mi ? bakın !  onu da biz yapıyoruz”  serenadıyla,   Tanrılara da,   istedikleri   kurbanı; Genel Başkanlarını, altın tepside sunacaklardı.

 

Yoksa,  seçim sonu   "Kılıçdaroğlu istifa etsin diyenlerin altını kazıyın ya AKP'li ya Cumhur ittifakı trolü çıkar"la  cansiperane savundukları, öfke kabarmasını “kurultay yapıldı, delegeler seçti”yle dindirmeyi hedeflerken,  Bay Kemal başkanlığında, katılacakları bir seçimin kazanılacağına,  onlarca araştırma şirketine yaptırılan anketler, saha çalışmalarının sonuçları işaret etseydi,   kimsenin en ufak bir kuşkusu olmasın ki, kişisel çıkarlar her şeyin önüne geçirildiğinden,  partideki  kurulu düzen devam edecekti.

 

 Ve kurultay sonu, onlarca katliama, karalamaya maruz bırakıldıkları memleketlerinde , asırdır eşit yurttaşlık, demokrasi, adalet   mücadelesi verdiklerini  görmezden gelenlerin,   13 yıldır  KILIÇDAROĞLU  başkanlığında seçimlere katılmış CHP’ye, değişmeyen sabit  % 20-25 oyu vermiş seçmene  ayıp... haksızlık... bildiğin ötekileştirme sayılacak  “Alevi diye...CHP’ye oy, moy yok hatta  istifa...’ galeyanına katılan “Cumhuriyetin ve laikliğin koruyucusu” Alevilerin, tarikat  müridi gibi hareketlendirilmelerinin, Alevi inancıyla ilişkisine nokta koymayı  PİRO’ya emanet edip  

 

 kurultay salonundaki “önseçim...tüzük kurultayı... namus... sözümdür”   söylemini  “ temayül yoklaması, seçim sonu tüzük kurultayı”  çalımıyla,  bir haftada,  taca atabilen, beş dönemdir milletvekili, taze  genel başkan Özgür Özel’in, oligarkların;  yarattıkları dalgalanmalarla aşındırdıkları CHP’ye, üyelerine;  ne kadarlık ve nasıl  bir değişim lütfettikleri de henüz bilinmediğinden midir  acaba,  başlayanın  ne olduğunun da anlaşılamaması.

 

Evet, kuşkusuz ki, bir dönem kapandı...bitti... bitti işte de, peki  yoldaşım, hevallım sen özgür, birey olmadıkça değişen.... ???

 

 




13.11.2023

 Rukiye-Gülsen FEROĞLU