“Bir
kelebek ağrısıydı / vakit dardı
/ mevsim hicazdı /
yetişmem gereken bir ölüm /
kaçmam gereken bir hayat vardı”lı kadınlarıyla; Yorucusun sen Türkiye… bir o kadar
bıktırıcı…. bir o kadar da gidilesi…yıkılası…
Kılıcın,
kaba kuvvetin hep kalemden, fikirden keskin olduğu bu topraklarda, dönmüş
göçmen kuşlarla baharda kaybolma zamanında, göğsünüzün ta orta yerine
çörekleniyor; neredeyse her kesim, herkes başvurduğundan bitmeyen, bitmeyecek
şiddetin, terörün kurbanları; Ceylan Önkol (14), Ali İsmail Korkmaz (19),
Burak Karamanoğlu (21), Özgecan
Arslan’na (20) eklemlenen Ekrem Kaçaroğlunun (38) öldürülmesinin acıtan,
dağıtan ağırlığı.
Devletin
inkarı, asimilesi yüzünden 100 binden fazla Kürdün, onlarca Mehmetçiğin
hayatından olması karşısında; CHP’li,
DP’li, AP’li, DYP’li, DSP’li, ANAP’lı, İP’li, MHP’li onca insanın, onca aydının 40 yıl düşünüp, düşünüp ancak 40 yıl
sonunda barışın da bir çözüm
olabileceğinin akıllarına geldiği bu
diyarda, İzmir’in göbeğinde vurmuşlar 3
çocuk babası Ekrem’i. Sokak ortasında yatan kurşunlanmış bedeninin bile
dindiremediği öfkeyle; Çevik Kuvvet nezaretinde lime lime olsun diye tekmeliyor, dövüyorlar ölmekte
olan Ekrem’i.
Türk
olsa “çapulcu” sayılacak terörist,
bölücü Kürt Ekrem’i linçledikleri ân
vatanı kurtarmanın coşkusuyla kabına sığamayanların, Madımak otelinde insanların diri diri yakılmasını tekbirlerle
kutlayanların, başlarını rahatça yastığa koymalarını akıl almıyor ya; Ağrı, Dersim,
6/7 Eylül, Maraş, Gazi
katliamlarından sorumlular hesap vermeden, utanmadan nasıl devam ettilerse hayatlarına, işte Ali
İsmaili, Burakı, Ekremi vuranlarda
öyle devam ediyorlar hayatlarına.
Vatanı baştan aşağıya sarmalamış
karşıtını, sevmediğini öldürecek nefret, öyle olağandır ki, DAİŞ militanı barbarlığında; sokaklarda
karşıtını linç etmek, cenazesini taşlamak,
partilerinin, gazetelerinin
binalarına saldırmak; Kim Kardashian kadar ilgi görüp Twitterda trendi topic
olamayacak, Facebookta profil değiştirtmeyecektir.
7
Haziran 2015 seçimlerinde Türkiyenin kurtuluşunu Cumhurbaşkanlığı seçiminde “her şeyi bilirim
ben“ merkezci Erdoğan’a karşı ortak aday
çıkaran MHP-CHP koalisyonunda görenler; Ekremin linç görüntülerine bakın bir.
Kurt işareti yaparak Ekremin linçini
alkışlayan O ellere iyi bakın.
“Ben Kürdüm, Aleviyim, Çerkezim. .., …, ” demenin değil; Kürt, Çerkez
değil Türksün, Alevi değil İslamsın dayatmasının ırkçılık olduğunu hâlâ
kavrayamamış bu eller mi sağlayacak adaleti, eşit
yurttaşlığı? PYD, PKK meşruiyet
kazanıyor diye şeriatçı, vandal DAİŞ’i
tutacak kadar gözlerini nefret
bürümüş bu insanlar mı getirecek barışı?
Yıllarca
devletin terör estirdiği Kürdistanın ekolojisinin, ormanları yakılarak, dağları
bombalanarak mahvedilmesine “gezi parkında”
kesilen ağaçlar kadar tepki vermeyen sonra bir gün demokrasi, özgürlük, yeşil çevre
için ayaklanan “gezi ruhunu” taşıyanlar, peki onlar niye sustular,
niye geçiştirdiler dersiniz Ekremin linçini.
Hemen
celallenmeyin! “Bizim birbirimizi aptal yerine koymadığımız ilişkilere
ihtiyacımız var” diyen Mert Fırat‘a
kulak verip, az bi soluklanın. “Roboski
haktır” afişi asacak kadar insanlıktan çıkaran nefretinize neden; Kürt,
Ermeni, Rum, Çingene, Yahudi,
Alevi, gavur, mütedeyyin, komünist insanlar
şahsınıza, ailenize bir kötülük yaptığından mıdır?
Yoksa,
nefretinize neden farklı etnik kökene, dine,
mezhebe, yaşam tarzına, düşünceye sahip bu insanları dışlayan Türk
müesses nizamını, ideolojisini yaratan reis tavırlı kadroların yani başkalarının
fikirleri midir?
Tanığı
olunmayan geçmişte yaşananları; “koca Osmanlı’yı parçalayıp yutan bu
emperyalistler”, “ atalarımızı arkadan vuran pis Araplar, Ermeniler, Rumlar ”, “ Kürtler, hep ülkeyi bölüp devlet kurma peşindeydi” , “mum
söndüren Aleviler” ,“bu dinciler var ya bu dinciler” , “sıkmabaşlar” , “ahlaksız
komünistler”, “ açgözlü Yahudiler.”
“O’da şöyle,
bu da böyleler”i tarih kitaplarına yazdıran, anlatıp yaygınlaştıran ulus
devletin egemeni çoğu da beyaz Türk kadroların;
nesilden nesile canlı kıldığı nefret;
sonunda herkesin, her kesimin, her partinin, her takımın birbirini düşman gördüğü paranoyaya
dönüşerek, dünde ve bugünde kimsede rahat, huzur bırakmayacaktır.
İşte bölünmeyen uykular, kanamayan vicdanlar bu öğretilmiş nefret yüzünden, düzenin çarpıklığına, yasaklarına,
ötekileştirme politikalarına isyanı; durduk yerde sorun çıkarma algılayanların
linç eylemlerini; insanlık, nefret
suçu yerine meşru müdafaa sayan müesses nizam sayesindedir.
İnsanları
Madımak’ın, Roboski’nin, Özgecanın,
Ekremin katillerinin suç ortağı yapan, ellerine kan bulaştıran da “Kürtler
geldi İzmir bozuldu”, “anarşist”, “elde
molotof”, “tahrik ediyorlar adamı”, “aaa o da hak etmiş canım” ,“daha ne
istiyorlar”la doruğa çıkartılan nefrettir.
İşin
tuhafı, ulus devlet; mevcudiyetine
tehdit algıladığı karşıtını “ya tam
susturacağız ya kan kusturacağız ”la ortadan kaldırmaya odaklı faşist
ideolojisini, hayatla öyle bütünleştirmiştir ki, Türkiye’de hiç kimse faşist
davranışlarda bulunduğunun, fikirleri
taşıdığının farkında bile değildir. Zaten hâkimiyeti sonsuza dek sürsün diye
birbirinden nefretini sağlayarak zalimliğine, adaletsizliğine karşı insanların
bir araya gelerek mücadelelerini engelleyen faşizmde de bunu ister.
Zira,
faşizmin nihai amacı; çıkarları için,
savaşa gitmek dahil istediği her şeyi yaptıracağı, dünyaya bedel, üstün ırk olduğuna nedensiz inanacak
fıtratta, REİS zihniyetli bireydir. Geçmişle yüzleşemediğinden bir türlü bugüne
geçemeyen bu bireye, sana biçilen yerine reisinin düşündüğü, karar verdiği aynı labirente, aynı yemeğin
peşinde koşturmakla sonlanacak biatçı
bir ömürden; kendini azad et Ey Türk!
Azad
et ki; illaki bir gün dönüp yaratanını, besleyenini de vuracak nefretin
perdelediği yaşamınızın,
“endişelendiğiniz çocuğunuzun geleceğinin” katillerini tanıma fırsatını
ele geçirerek, özgürleş.
Şimdi;
Melik Gökçek’in “Ankara’yı parsel parsel” sattığını bildiği halde susan
hasiyetli Başbakan yardımcısı da;
asırdır sırf partidaşı, yandaşı, candaşı diye yolsuzluk yapanlara, torpile, rüşvete geçit verenler de bilir
ki; hoşlanmadıkları AKP’yi, Erdoğan’nı doğuran, büyüten; darbeler, OHAL, işkenceler, fırsat eşitsizliği, sansürle sürdürülen Türk
müesses nizamıdır.
AKP’yi
yeniden iktidar yapacak da; ne yaparsan yap oy vermeyeceğiz diyemediklerinden,
Demirtaş AKP’ye bir şey dese “anlaştılar rol yapıyor”, demese “ AKP yerine MHP,
CHP’yle uğraşıyor”lu nefret argümanlarını dolaştıranlardır.
Oysa
ötekileştirilmenin ne olduğunu empatiye gerek kalmadan bildiğinden; kendisi
gibi düşünenin, olanın değil düşünmeyenin, olmayanın kendini ifadesine, yaşam
hakkına saygı temelli demokrasiyi, sevgiyi, barışı bekleme odasından çıkaracaklar
ötekilerdir, HDP’dir.
Hükümette
hangi görüş sağ, sol, mütedeyyin olursa olsun “bizden, sizden “ ayrımına
girmeksizin yaşama farklı, aydınlanmacı bir pencere açacaklarına nefrete
yenilerek mafyatik “tatava yapma bas
geç”in peşine takılmış aydınları, AKP’ye karşı şeytanla iş tutacak kadar çıldırmış beyaz
Türkleri, hizmet hareketiyle gün kurtarılırken, vazoda da hangi
vesileyle hayatınıza girdiğini bilmediğiniz Frezyalar.
‘Yaşanmadık kaç terk ediliş kaldı ki hayatında’nın bir türlü gözyaşı olamayan
hüznü…bir şarkı duyarsınız. Bir bakarsınız ki çamaşır yerleştirmek için
açtığınız çekmecenin başında ağlıyorsunuzdur…uzun bir sessizlik olsa…
5.04.2015
Gülsen FEROĞLU