VE OLİGARKLAR, SONUNDA, TANRILARA İSTEDİKLERİ
KURBANI VERDİ
Ve eğer yere düşecek
kadar olgunlaşmış iri üzüm taneleri, zamanında toplanmazsa, dalında çürüyeceğinden,
ne kadar geciktirirsen geciktir, kaçınılmaz son; bağ bozuldu... alacağını aldı, herkes. Ve “şenlik,
çoktan dağıldı”. Kol kola şarkılar, marşlar söyleyenlerin şen kahkahalarının ardından,
kimselerin umursamayacağı, dalları kırılmış, yaprakları çiğnenmiş asmalar kaldı, bağda, bir başına.
Bağ bozumu sonrası, senenin üzümlerinden yapılacak pekmezin, şarabın kalitesi, aurası, tadı merak eylenirken,
“kazandık“ sevincindekilerle dolu salonlarda, otellerde, partisi seçim kaybederken milletvekili, belediye başkanı, meclis üyesi makamına kavuştuklarından, yine ve hep kazanmanın sarhoşluğunda, yeni zaferlerin
planlarını yapan;
küçük krallıklarında, durmadan yineledikleri “AKP iktidarında liyakat
çöpte” nin, eleştiri maksatlı söz öbeği oldurulduğu CHP’de ki,
nepotizmi, bağışlarla, hazine yardımıyla
kasaya akan milyarlarca liranın, iç edilmesini de gözlerden kaçırmalarına
yaramış “şeriatı getirecekler” sopasıyla, korkuttukları
kesimlerin, her seçim sonu ‘yine mi
? Sanki, Erdoğan kazansın diye dizayn
edilmiş bir muhalefet bu, nasıl bir
sosyal demokratlık?’ ayaklanmasını ‘kızgınlar
ama geçecek ve yine tıpış tıpış oy... yahu
kime verecekler AKP’ye mi ?’ rahatlığında
bastıran;
makamlara atadıklarıyla bütünleşerek, tavandan tabana sirayet ettirdikleri
‘tek adam...tek seçici’ yönetim anlayışıyla, örgüt ve üyeler üzerinde tahakküm kurdurttukları, kamunun
olanaklarını, gücünü kullanarak, mahalle
delege seçiminde, il, ilçe kongrelerinde, bin bir çeşit “ delege, yönetim kurulu, parti, belediye meclis üyesi, milletvekili yapalım, belediyenin şirketine
başkan, üye atayalım...ihalesini...imara açacağım... oğluna, kızına iş... al
borcunu öde ” pazarlıkları yapan belediye
başkanlarıyla; eş, dost, akraba, sevgili kategorisinden seçtirdikleri delegeler sayesinde, kurultayı da kazasız,
belasız atlatırken, CHP’li OLİGARKLAR;
sen, “delegenin iradesi, uyulacak” kanununa, ancak desteklediğin
genel başkan seçim kaybedince karşı
çıkıp, partinin değil bir fan kulübün, tarikatın üyesiymişçesine, infial
içinde, hep şahit olduğun ama ses
etmediğin olgular ‘bunlar yıllardır birlikte yönetmediler mi
partiyi, ne değişimi ? Döviz bürosunu açtırmış, bavul bavul para getirmişler
Ankara’ya, Iphone dağıtmışlar, ne paralar dönmüş. Belediye başkanı sözü
verilmiş. Zoomcu – harbiden en gülünecek iddiadır grup kurdurmasaydı, ittifak yapmasaydı
belki bugün esamesi okunmayacak “ilk kimdi”
yi de hatırlattığın – Meral ablacılar kazandı” ithamlarıyla, sonucu lekeleme
telaşına kapılmış CHP’li
yoldaşım , hevallım, kızma da;
madem bu kadar
dürüst, hak, hukuktan yanaydın, “oy” satılmasını ahlaksızlık sayıyordun,
herkes gibi o kurultay salonundaki
delegelerin nasıl ve hangi pazarlıklarla
seçildiğini bilenlerin, aynı yöntemleri
kullanarak , tüccarlaşmış delegeleri,
avuçlarına alabileceklerini düşünememene de gösterdiğin bu tepkiyi,
keşke, ta başında, mahallendeki seçimde
gösterip, parti tabanında emek vereni
seçtirecek çarşaf listeyi dayatarak, biatçılığa da geçit vermeseydin, ya.
Şimdi, 55 İl başkanının,
700 delegenin imzasını almış KILIÇDAROĞLU’nun, genel başkanlığı kaybetmesi, sanılan kadar basit, “saltık oyların” sonucu olabilir miydi? Hükümranı oligarşik yapının, vicdanın,
iyiliğin, ..., adaletin, çiğnenerek
kötülüğün, talanın, hukuksuzluğun
..., yükselişine paralel, ticaretleştirilen
siyasetin, baş aktörü AKP’ye benzettiği, menfaat için her şeyi iftirayı, entrikayı bile
normalleştirip, yeni, farklı kadroların yeşermesine
de izin vermeyerek, masumiyetini kaybettirdiği CHP'de;
‘İsmail Saymaz bunu, Deniz Zeyrek şunu dedi’li fikir
yapısının değişmesi, seyrettiği Halk,
KRT, Sözcü TV’ye , dinlediği iki üç ajansa bakan, birbirini sürekli “evet”leyen, bir romanı, bir filmi, ilişki
kurmadığı halkın eğilimini belirten bir araştırmayı değerlendirmek, dünyayı takip etmek yerine ‘saçı yakışmamış, tacizci, belediye de ...‘ dedikodularının yankılandığı,
aklı başında bir argümanın da duyulmadığı il,
ilçe binalarına, ekiplerin ofislerine uğrayıp, kaşla göz arasında, bilumum sosyal medya da (Facebook, Twitter,
Instagram) paylaşım yapmayı da unutmadan, çayını, kahvesini
yudumlayan, yoldaşım, hevallım, SENİN, AKSİNE;
tek adam rejiminin, Türkiye’yi, Ortadoğululaştıracağı endişesini taşıdığından,
artık rüştünü ispatlayan, demokrat, şeffaf, ötekileştirmeyen muhalefet
partisine ihtiyaç duyulduğunu;
dünyanın her
yerinde, Eritre ’de dahi, yaptıkları, kararları
başarı ya da başarısızlığı getireceğinden, sorumlu tutulup – demokratik ülkelerde zorlamasız SYRIZA lideri
Çipras gibi – istifası beklenen, istenen
olacağından; kameralar karşısına geçip hedefini, politikasını anlattığı, temsil
ettiği partiyi, örgütü, şirketi nasıl ve
kimlerle ve hangi ideolojiyle yönettiğine bakılacak – sonsuza
kadar oturması imkansız makamına da illaki bir gün veda edecek – CEO’nun, başkanın, liderin, bir
başarısızlık, yenilgi sonrası, hiçbir şey olmamış gibi devamına artık, imkan tanınmayacağını da dillendirmiş “AKLIN” ;
seçmenine "kim bu adam? CHP'de ne işi var?
Kazansaydı bu mu yönetecekti bizi" hüsranını, “kullanışlı aptallığı” yaşatan, kabile büyücüsü görüntüsünde velakin
“ hayır, hayır izin vermiyorum, çekilmenize”
talimatını verecek, Ümit Özdağ’la gizli protokol imzalanırken odada
bulunacak kadar yakın İmambakır Üküş, sarayla bağlantılı olduğu iddia edilen Hasan Cengiz,
Perinaz Yaman gibi “geçici...mevsimlik
partili” kadrosunda istihdam ettiği, yetkisi,
etkisi tartışılamayan danışmanlarıyla, yönettiği
CHP’nin, genel başkanı
KILIÇDAROĞLU’nun ;
içinde
bulunduğu bu vahim durumdan haberdar,
İmambakır’ı “ne idüğü belirsiz biri.
Parti içinde ajan-provokatördür”
tanımlayarak, partide ajanların
cirit attığını, 13 yıllık
suskunluktan sonra nihayet açıklamış, beş dönemlik milletvekili Veli
AĞBABA gibi beş yıldızlı “bravo”yu hak eden E. TOPRAK (7) , E.Altay (7)
F. OZTRAK (6), Y.TÜZÜN (6),
T.BİNGÖL (5), T. ÖZKAN(4)’ın, MYK
ve Parti Meclisinin, yönetim kurulu üyeliğini yaptıkları, adeta bir Anonim Şirket işlevini bahşettikleri CHP’NİN;
13.
Cumhurbaşkanlığı seçim sonrası
‘açıklanan her bilanço da hep
zarar, bıktık. Bu sene de temettü yok , kandırıldık’ isyanı... baş
kaldırısıyla satış emri veren hissedarlar (seçmenler) yüzünden, ELLERİNDEKİ HİSSELERİNİN hızla değer
kaybının yanında, mevcut
yatırımları, belediyeleri kaybetme riskini
de çoğaltığını FARK ETTİRMESİYLE;
kendine 80 danışmadan kayıt dışı parti meclisi oluşturma, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığı, İslamcı, sağ
partilere 39 milletvekilinin hediye
edilmesi ayyuka çıkan tanıdık, ahbap, akraba kayırmacılığı, önseçimin, üyenin
dışlaması vari sosyal demokratlıkla alakasız onlarca uygulama ve “oysa
herkes öldürür sevdiğini” tiratlı sağ hançeriyle yaraladığı CHP’nin, başkanlığında 8.inci seçim yenilgisini tatmasıyla, Bay Kemal’in misyonunu
tamamladığına dair inancın dallanıp budaklandığını da görüp,
“okyanusa karşı ıslık çalınmaz" öngörüsü ve
yirmi yıldır
bıktıkları iktidardan kurtulamamanın nedenini
muhalif ama Erdoğan’laşmış liderlerin, AKP’leştirdikleri partilerine bağlayanların, yönelttiği oklar şayet dikkate
alınmaz, yeniden aynı şeyleri dayatırlarsa; uçuruma yuvarlanacak CHP’deki saltanatlarından, beslendikleri ranttan mahrumiyetin yaklaştığını da bilecek kurnazlıkta;
derhal, yeni bir pozisyona geçerek “ duygusal kopuşu” tamire yönelik, başta yıllardır uygulamadıkları
– ki “aynı tas,aynı hamam” imajını
yıkacak en baba kriter, istisnasız her makama aday gösterileceklerin belirleneceği–
önseçimi gündeme getirip, sözde olsa
da “ artık şart” kabullenmişliğiyle, yaklaşan yerel seçimde, bir olasılıktan çıkıp, kesinliğe bürünmüş hezimeti önlemek adına,
arka planda yine kendilerinin bulunacağı iki,
üç dönem yaptıkları halde tanınmadıklarından,
kamuoyunun tepki duymadığı milletvekilleriyle, yedekte beklettikleri fresh, Junior
Oligarkların ekran görüntüsünü,
alelacele kısa yol tuşuyla ortaya süren,
cin fikirli OLİGARKLAR ‘değişim mi ?
bakın ! onu da biz yapıyoruz” serenadıyla, Tanrılara da, istedikleri
kurbanı; Genel Başkanlarını, altın
tepside sunacaklardı.
Yoksa, seçim sonu "Kılıçdaroğlu
istifa etsin diyenlerin altını kazıyın ya AKP'li ya Cumhur ittifakı trolü
çıkar"la cansiperane savundukları,
öfke kabarmasını “kurultay yapıldı, delegeler seçti”yle dindirmeyi hedeflerken,
Bay
Kemal başkanlığında, katılacakları bir seçimin kazanılacağına, onlarca araştırma şirketine yaptırılan
anketler, saha çalışmalarının sonuçları işaret etseydi, kimsenin en ufak bir kuşkusu olmasın ki,
kişisel çıkarlar her şeyin önüne geçirildiğinden, partideki kurulu düzen devam edecekti.
Ve kurultay sonu, onlarca katliama, karalamaya
maruz bırakıldıkları memleketlerinde , asırdır eşit yurttaşlık, demokrasi,
adalet mücadelesi verdiklerini görmezden gelenlerin, 13 yıldır
KILIÇDAROĞLU başkanlığında
seçimlere katılmış CHP’ye, değişmeyen sabit
% 20-25 oyu vermiş seçmene ayıp...
haksızlık... bildiğin ötekileştirme sayılacak “Alevi diye...CHP’ye oy, moy yok hatta istifa...’ galeyanına katılan “Cumhuriyetin
ve laikliğin koruyucusu” Alevilerin,
tarikat müridi gibi hareketlendirilmelerinin,
Alevi inancıyla ilişkisine nokta koymayı PİRO’ya emanet edip
kurultay salonundaki “önseçim...tüzük
kurultayı... namus... sözümdür”
söylemini “ temayül yoklaması,
seçim sonu tüzük kurultayı” çalımıyla, bir haftada, taca atabilen, beş dönemdir milletvekili, taze
genel başkan Özgür Özel’in, oligarkların; yarattıkları dalgalanmalarla aşındırdıkları
CHP’ye, üyelerine; ne kadarlık ve nasıl bir değişim lütfettikleri de henüz
bilinmediğinden midir acaba, başlayanın
ne olduğunun da anlaşılamaması.
Evet,
kuşkusuz ki, bir dönem kapandı...bitti... bitti işte de, peki yoldaşım, hevallım sen özgür, birey olmadıkça değişen.... ???
13.11.2023
Rukiye-Gülsen FEROĞLU