26 Ağustos 2023 Cumartesi

 

CHP’Lİ OLİGARKLARIN TUTKULU  AŞK HİKAYESİNİN

                        KURBANLARI  (III)

 

 

Şimdi, 13’üncü Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası,  günlerce kendine   gelememiş, iç dünyanda büyük kırılma  yaşarken sen, CHP’li  Partili ! yüzünde üzüntü belirtisi görmediğin, içinde kavrulduğun   ‘hak, hukuk, adaletin  örselendiği otoriter rejime vuracağın darbenin sevincinde,  demokratik, torpilsiz, rüşvetsiz, gelir dağılımı adaletli,  ötekileştirilmediğin  bir Ülkede,  yaşama umudunun yıkılması’nı geciktiren kaybediş  yüzünden,  tuttuğun  yasınla da alay edercesine,  ekranlara gülerek arz-ı endam eylemlerine isyanının;

 

ayakları altında ezerek açtıkları yarayı  da  gizledikleri,  Demokles kılıcı işlevi yükleyip  ‘sırası değil bunları gündeme getirmenin...değişim istemenin. 367 milyon TL'lik reklam bütçesinin  üç, beş genel merkez yöneticisinin kayırdığı  hangi reklam,  anket  şirketlerine  üleştirilerek, iç edildiğinin ‘ sorgulamasını yapmanın; 

niyeyse  de  ‘ hak yemeyeyim, hep ben,  olmaz ! Biraz da  başkası yapsın,  faydalansın ’  denecek tek bir partili yokmuşçasına,  sonrasında  birbirlerini "Ben oturup 600 milletvekili yazabilir miyim? Mülakat yapın dedim, ahbap çavuş siyasi yakınlarını yazmışlar." Veli Ağbaba "Siz de vardınız. Suçu bize atmayın. Faik Öztrak’ı niye MYK’ya aldınız? En çok listeyi Öztrak yazdı "yla gammazlamaları karşısında; 2014 yılı belediye seçimlerinde de  belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği adaylarını belirlemek  için  kurulan  komisyonun  üyelerine,  aday adayı partililerin “ başkan , belediye meclis üyesi gösterilme” garantisi karşılığında,  ödeme yaptıklarını bile bile  ve  madem bu kadar  da çetrefilli,  zor bir iş !   seçim  kurulunun gözetiminde,   tüm  üyelerin oy kullandığı demokratik ön yoklama yaparak kurtulabilirdiniz bu dertten   demeyi akla getirtmeyen körlükte; 

Oğuzhan Kaan  Salıcı, Engin Özkoç’un da yer aldığı  milletvekillerini  tespit komisyonunun işlerliğine bakıldığında verilen yetkinin, kişisel ikbal, güçlenme  için – örneğin Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerde belki daha fazla efor gerektirir  ama  taşrada Kars’ta ekibinden bir adamı...kadını  belediye meclisine  yerleştirince,  kurultayda,  Kars delegesinin tamamının  oyunu bağlayacak, listeye alınmamışsa da deldirecek – fırsata çevirme açgözlülüğünde; milletvekili listelerine eşi, dostu , damadı, gelini, sevgiliyi yazmalarının yanında;

 40’a yakın    Erdoğan Toprak, Engin Altay, Gamze İlgezdi, Gamze Taşçıer,  Zeynel Emre , Tekin Bingöl, Burcu Köksal, Yaşar Tüzün, ...., ..., kadrolu milletvekillinin 7 , 6 ,5, 4 ,3, 2 defa  aday gösterilmesi tiyatrosu,  Avrupa da ki bırakın  sosyal demokratı, herhangi bir partide oynansa...vuku  bulsa... açığa çıksa idi;

 muhataplarının ahlaki noksanlık  hissederek  ortalıkta dolaşamayacağı ama maalesef Ortadoğu’lu, ahbap çavuş ilişkilerinin geçerliliğindeki Türkiye’de, tersine müsebbibin ödüllendirilip  parti sözcüsü yapılması    aymazlığının;

hesabını sormanı engellemek için;  ”partiye zarar vermeyin” talimatlarını yağdırmasalardı da, incitmeye kıyamadığın partine, CHP’ye; 

 

“Ve ben hep susarak konuştum sana..

Duyabildin mi sesimi.

Çığlık çığlığa..

 

H. YILDIRIM ” ın deyişiyle seslendiğinin farkına bile varamamış, vizyona koymaktan usanmadıkları “devlet elinde, bu defa da çaldılar oyları ama ne yaparlarsa yapsınlar bugün...olmadı yarın ama kesin, bu defa kazanacağız seçimleri”  bahanesini,   Kralından, Kraliçenden   bin kat daha fazla sahiplenerek  ‘hep  mi çalacaklar? Bu bilinen bir gerçekse, niye çaldırmamak  için bir şeyler yapılmıyor? Ayrıca,  100 oy çalınıyorsa, 1000 oy alırsak 900 oyla kazanırız. Demem  o ki 1000 oy alacak politikalar üretilmiyor”  basitliğinde  matematiksel  bir işlemi  dahi   yaptırtmayan’  illüzyon içinde,  yıllardır  peşlerine takılıp sürüklendiğin;

 

kahvelerini kendileri alan, şemsiyelerini tutan, işyerlerine metro, bisiklet ya da yürüyerek gidip gelen,  Avrupa milletvekilleri  Merkel,  Macron, Olaf Scholz, Charles Michel, Christopher Chope,  Ursula von der Leyen,  bir Obama, Kamala Harris    mütevaziliğinden fersah fersah uzak, Ortadoğu’nun temelsiz küçük dağları ben yarattım modunda;

 

kendini de; sekreterleri, danışmanlarıyla arasına mesafe koydurduğu üyesinden bir  üstte konumlandırarak,  ulaşılmaz kılan; koca koca adamlara...kadınlara Genel Merkez, İl, İlçe  koridorlarında,   bürolarda, meydanlarda  daha seçim sonlanmadan  dağıtılan... dağıttığın  ‘Cumhurbaşkanı yardımcımız Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş;  İçişleri bakanım Engin Koç, Adalet bakanım Muharrem Erkek beyfendiler, Hazine bakanım Selin Böke hanımefendi; Cumhurbaşkanı danışmanım Bülent Kuşoğlu, Onursal Adıgüzel beyler; Cumhurbaşkanı özel kalemi Şükran hanımefendileri , bakanımın sekreteri Pınar, Selma hanımlar. Bakanımın odacısı, çaycısı Davut, Mehmet , Fatma ‘  payeleriyle hitap ederek coşturduğun;

 

 eğer katılmaz onlardan olmaz, onlar gibi düşünmezsen görüşlerini ifade edebileceğin bir alan bulamayıp, siyaset yapamayacağından mecbur !  birine  katılacağından;   belki de şu an  ekibinde yer aldığın  CHP Oligarklarının  kibrinde kaybettirilen...kaybettiğin; özgürlüğünü, saygınlığını, onurunu   başkaca   mısralara,  yazılara  muhtaç eyletmeden;

  

 “Kumlara yazılmış sözcükler kadar kısacıktı ümidim.

  Ve anladım ki bir takım şeyleri ben,

  İlk dalgada yitirmişim.” le, 

 

ne güzel anlatmış  Yusuf Hayaloğlu,  değil mi? ”  benim; adı ister İsmet, Bülent;  ister  Deniz, Erdal, ister Hikmet, Murat,  ister Altan, Kemal olsun; geleneksileştirdikleri  hiç değişmeyecek...değiştirilmeyecek “ yeter ki  benim olsun, küçük olsun”  mantığında, yalnızca   zenginleştirip , kolaylaştırdığından değil, yaşamlarına  heyecan  da kattığından,   tutkulu aşklarının sultanı  CHP’yi asla bırakmayacak Oligarkların; hiç gelmeyeceğini bildikleri   “Godot'yu beklemesini”  isterken,   ellerinde de  oyuncak  ettikleri,  partilim.