CHP’Lİ OLİGARKLARIN TUTKULU AŞKININ
ÜRÜNÜ AKP’LEŞEN CHP (I)
Sen, CHP’li yoldaşım,
hevalım !
ötelediğin vicdanınla, bunca
yıkıklığa... hazana... halkın kurbanlığına da
geçit verdiğinden, sanma ki kaybetmedin
masumluğunu, öyle yani...belki amansız bir kışın
habercisi ama illaki, başladığını
bilmediğin... bittiğini görmediğin hayat
gibi işte; yitip gitmelerin...bitişlerin
mevsimi, en çok da benim Ankara’ma
yakışan sonbaharda;
bir
akşam üstü, öylesine Cinnah
caddesinden Kuğulu Park’a doğru yüründüğünde,
kulaklığında çalıyorsa Berfin
Aktay Xwezî Yarê, usul usul da
çilseliyorsa yağmur... terk ettiği dalının solgunluğunu taşıyan,
hafif ıslak yeşil, sarı, kızıla dönmüş yaprakların, önün sıra
istemsiz sürüklenişinde ki acıtan
çaresizliğine “ hepimiz gibi “ noktasını koyduğunda,
‘mevsimlere, aylara hatta günler de muhalif olunur ‘ velakin, artık
kavramların bile içinin boşaltıldığı,
büyük bir yalnızlığa...boşluğa bırakıldığı Türkiye’de, lüks yaşam,
zenginlik, güç, görgüsüzlük yükselen
değerken; süründürdüğünden kimsenin ilerlemenin, gelişimin öncüsü muhalifliğe, soyunmak istemediğini görmüyor musun diyor,
oysa
diye ekliyorsun, bir ülkede; bir parti,
örgüt, sivil toplum kuruluşu,
dernekte, muhalif olmak; bir görüşün, ideolojinin, eylemin, tutumun,
bir sistemin ya da mevcut düzenin ( savunucusunun dikkatini çekmeyen) olumsuzluklarını, ..., ötekileştirmesini, hukuksuzluğunu, ...,
eşitsizliğini, ..., engelleyecek,
onaracak politikalar üreten, çare
gösteren, bu sayede iktidarı, yöneteni
denetleyerek çeki, düzen vermesini sağlayan,
güç odağı demektir değil mi ? O yüzden de , nerede olunursa olunsun
muktedir ...iktidar olanın “yapamayız...
ayağa kalkarlar... yaptırmazlar” çekincesinde,
ürktüğü tek güç muhalefetken;
Türkiye
Cumhuriyeti’nde bu işleyişin alt üst olmasının nedenlerinden; önünde ceket iliklenip, kapısında hazır olda
durulan, itibar kazanmak için birlikte
çekilen selfilerin paylaşıldığı tüm partilerin hakimi Oligarkların yönetimindeki muhalefet
partilerinin de ahlaki
döküklüğüne, ilkesizliğine, iktidara teşneliğine göz yuman
üyelerinin ve Türkiyelilerin, asırlardır
alıştırıldığı biatçı zihniyetin şemsiyesi altında;
uluslararası
literatürde tanımlı, evrensel kuralların
geçerli kılındığı gelişmiş,
medeni ülkelerdeki demokrat kimlikli bir
partinin Türkiye’de karşılığının,
muhafazakar, sağcı bir parti olduğundan habersiz; muhafazakar , radikal sağ, İslamcı, sosyal
demokrat, sol, çevreci, anarşist fark
etmez ortak paydası eşitlik, kardeşlik,
özgürlük, demokratlık olacak partileri
talep
etmeyen toplumsal yapıda;
öncesinde
de yoktu denilemeyecek ama AKP iktidarında, devletin, toplumun her kademesine sirayet ettirilen, bir
üstün, bir altına parmak
salladığı kabadayı üslubun yaygınlaştığı,
farklı
düşüncelere, farklı bireylere baskı kuran, beğenmediği düşünceyi, dile getireni
de karalayan, anında örgütlenip bildiğin üstüne çullanma seviyesizliği
bariz anti demokratik tavırda;
istediğini
istediği makama atayan tek adamlığını ve
rejimini ve sıradanlaştırdığı faşist
uygulamalarını herkesime, her kuruma,
her partiye, her sivil toplum örgütüne, her derneğe, cemaate, aileye dahi benimsetmiş Cumhurun başı Erdoğan'ın;
doğal
mecrasından kopartılarak makam, mevki ve servete kavuşturan, maaşı da hayli yüksek bir mesleğe
dönüştürüldüğünden kirletilmiş siyasetin
gereği, büyük bir ahlak ve vicdan ve merhamet çürümüşlüğünde kötülüğün primlendirildiği Türkiye
Cumhuriyeti'ndeki ennn büyük başarısı;
yandaş
ve operasyonel medya, trol ordusu , mafyatik ilişkiler kurma, mürit delege
oluşturma dahil tüm partilerde, tüm STK
ve örgütlerde, derneklerde, cemaat ve
tarikatlarda, kendisini taklit eden liderlerin, Oligarkların,
STK ve örgüt başkanlarının, yöneticilerinin; partilerini, örgütlerini, cemaat ve
tarikatlarını AKP’leştirmelerini, sağlamasıdır.
Bu AKP’
leştirilme sonucu, ne yaparsa
yapsın, kontrol altındaki parti liderlerinin, STK başkanlarının kitlesini harekete geçirmeyecek pasifliğini
bildiğinden; iki kez MTV alan, Sivas davasında zamanaşımı, Gezi davasında
müebbet hapis adaletsizliğini yaşatan iktidar ve
muhalefet yapılanmasında, taçlanan (eş, dost, akraba, sevgili) Nepotizmini, “sen beni seç, bende seni atayayım” yöntemini
içselleştirip, algıda
kaybettirilen gerçeğin izdüşümü aldanma... aldatılma... aldatma içinde;
sen de CHP’li yoldaşım, hevalım ! farklı bir fikrin, ideolojinin tartışıldığını, ülkenin sorunlarına yönelik bir mesajın verildiğini görmediğin, yapılan onca il, ilçe kongresinde “Genel Başkan daha ne yapsın çalıştı...yerdirmeyiz...fire yok, blok liste ... listeye girmem lazım zira oğlan işsiz...onu müdür yapar... listeye bizim yeğeni de yaz başkanım askerdir o...’ taleplerine odaklanmışken,
hani okumuyorlar,
araştırmıyorlar, cahiller diye bağırıp , çağırıyorsun ya , Cannes film festivalinde en iyi kadın oyuncu
ödülünü aldığında “Cumhuriyet kadını Merve Dizdar... helal” paylaşımlarını yaptığın,
önünde seyretmek için kuyrukların uzayıp gittiği ! “Kuru Otlar Üzerine” filmi vizyona girdi, merak edip oyunculuğunu
izlemeye gittin mi Dizdar ‘ı?
Okudun mu iyi ki varmış Oğuz
Atay dedirten “Tutunamayanları “ ? Tam da ona yakışan bir tavır
düşüncesinde BUKOWSKİ'nin "beş dakika sonra hayatta
olacağımızın bir garantisi yok. O yüzden keşke dememek için, bugüne kadar kırdığın kişileri ara ve bir
daha küfür et.." aforizmasına hak
verip;
‘yetti canıma, bu gözü
kör, kulağı sağır , hep aynı şeyleri konuşan, CHP’nin işine yaramayacağı kesin,
dört ayını delege listesine girmek için
harcayan bizim mahalleli... biraz da
dünyaya bakayım, ne oluyor ? 146 ülke arasında cinsiyet uçurumunu en yüksek
oranda kapatan ilk üç ülke İzlanda (%
91.2), Finlandiya (% 86.3), Yeni Zelanda (% 85.6)’ymış. Norveçliler için
mutluluğun formülü çok açık: Friluftsliv’mış,
haberim yokmuş‘ dedin mi?
Rukiye-Gülsen Feroğlu
04.10.2023