5 Ekim 2023 Perşembe

 

                             CHP’Lİ   OLİGARKLARIN TUTKULU  AŞKININ  

                                         ÜRÜNÜ   AKP’LEŞEN  CHP  (I)

 




Sen, CHP’li yoldaşım, hevalım ! ötelediğin vicdanınla,  bunca yıkıklığa... hazana... halkın kurbanlığına da   geçit verdiğinden, sanma ki kaybetmedin  masumluğunu, öyle yani...belki amansız bir kışın habercisi ama illaki,  başladığını bilmediğin... bittiğini görmediğin hayat gibi işte;  yitip gitmelerin...bitişlerin mevsimi, en çok da benim Ankara’ma  yakışan sonbaharda; 

 

bir akşam üstü,  öylesine  Cinnah  caddesinden Kuğulu Park’a doğru  yüründüğünde,  kulaklığında çalıyorsa  Berfin Aktay Xwezî Yarê,  usul usul da çilseliyorsa   yağmur...   terk ettiği dalının solgunluğunu taşıyan, hafif ıslak yeşil, sarı, kızıla dönmüş  yaprakların,  önün sıra  istemsiz  sürüklenişinde ki  acıtan  çaresizliğine   “ hepimiz gibi “ noktasını koyduğunda,

 

‘mevsimlere, aylara  hatta günler de muhalif olunur ‘ velakin,  artık  kavramların bile içinin boşaltıldığı,  büyük bir yalnızlığa...boşluğa bırakıldığı Türkiye’de, lüks yaşam, zenginlik, güç, görgüsüzlük  yükselen değerken;  süründürdüğünden kimsenin  ilerlemenin, gelişimin  öncüsü muhalifliğe,  soyunmak istemediğini   görmüyor musun diyor,    

 

oysa diye ekliyorsun, bir  ülkede; bir parti, örgüt,  sivil toplum kuruluşu, dernekte,   muhalif olmak;   bir görüşün, ideolojinin, eylemin,  tutumun, bir sistemin ya da mevcut düzenin  ( savunucusunun dikkatini çekmeyen) olumsuzluklarını, ...,  ötekileştirmesini, hukuksuzluğunu, ..., eşitsizliğini, ...,  engelleyecek, onaracak  politikalar üreten, çare gösteren, bu sayede iktidarı, yöneteni denetleyerek  çeki, düzen vermesini sağlayan,    güç odağı demektir değil mi ?  O yüzden de , nerede olunursa olunsun muktedir ...iktidar olanın  “yapamayız... ayağa kalkarlar... yaptırmazlar” çekincesinde,  ürktüğü  tek güç muhalefetken; 

 

Türkiye Cumhuriyeti’nde bu  işleyişin alt üst olmasının nedenlerinden;  önünde ceket iliklenip, kapısında hazır olda durulan,  itibar kazanmak için birlikte çekilen selfilerin  paylaşıldığı tüm  partilerin hakimi Oligarkların yönetimindeki muhalefet partilerinin de ahlaki  döküklüğüne,  ilkesizliğine, iktidara teşneliğine göz yuman üyelerinin ve Türkiyelilerin,  asırlardır alıştırıldığı biatçı zihniyetin  şemsiyesi altında;

 

uluslararası literatürde tanımlı, evrensel kuralların geçerli kılındığı  gelişmiş, medeni  ülkelerdeki demokrat kimlikli bir partinin Türkiye’de  karşılığının, muhafazakar, sağcı bir parti olduğundan habersiz;  muhafazakar , radikal sağ, İslamcı, sosyal demokrat, sol,   çevreci, anarşist fark etmez   ortak paydası eşitlik, kardeşlik, özgürlük,  demokratlık olacak   partileri  talep etmeyen toplumsal yapıda;

 

öncesinde de  yoktu denilemeyecek ama  AKP iktidarında,  devletin, toplumun  her kademesine sirayet ettirilen,  bir üstün,  bir altına parmak salladığı  kabadayı  üslubun yaygınlaştığı, farklı düşüncelere, farklı bireylere baskı kuran, beğenmediği düşünceyi, dile getireni de karalayan, anında örgütlenip bildiğin üstüne çullanma seviyesizliği bariz  anti demokratik tavırda;

 

istediğini istediği makama atayan tek adamlığını ve rejimini ve sıradanlaştırdığı faşist uygulamalarını herkesime, her kuruma,   her partiye, her sivil toplum örgütüne, her derneğe, cemaate,  aileye dahi benimsetmiş Cumhurun başı Erdoğan'ın;

doğal mecrasından kopartılarak makam, mevki ve servete kavuşturan, maaşı da  hayli yüksek bir mesleğe dönüştürüldüğünden  kirletilmiş siyasetin gereği,  büyük bir  ahlak ve vicdan ve merhamet  çürümüşlüğünde  kötülüğün primlendirildiği  Türkiye Cumhuriyeti'ndeki ennn  büyük başarısı;

yandaş ve operasyonel medya, trol ordusu , mafyatik ilişkiler kurma, mürit delege oluşturma  dahil tüm partilerde, tüm STK ve örgütlerde,  derneklerde, cemaat ve tarikatlarda,  kendisini taklit eden  liderlerin,  Oligarkların,  STK ve örgüt başkanlarının,  yöneticilerinin;   partilerini, örgütlerini, cemaat ve tarikatlarını    AKP’leştirmelerini,  sağlamasıdır.

 Bu  AKP’ leştirilme  sonucu, ne yaparsa yapsın,  kontrol altındaki parti liderlerinin, STK başkanlarının  kitlesini harekete geçirmeyecek pasifliğini bildiğinden; iki kez MTV alan, Sivas davasında zamanaşımı, Gezi davasında müebbet hapis  adaletsizliğini yaşatan iktidar ve  muhalefet yapılanmasında,  taçlanan (eş, dost, akraba, sevgili) Nepotizmini,  “sen beni seç, bende seni atayayım”  yöntemini  içselleştirip,  algıda kaybettirilen gerçeğin izdüşümü  aldanma... aldatılma... aldatma içinde;

sen de CHP’li yoldaşım,  hevalım ! farklı bir fikrin, ideolojinin tartışıldığını, ülkenin  sorunlarına yönelik bir mesajın verildiğini görmediğin,  yapılan onca il, ilçe kongresinde  “Genel Başkan daha ne yapsın çalıştı...yerdirmeyiz...fire yok, blok liste ... listeye girmem lazım zira oğlan işsiz...onu  müdür yapar... listeye bizim yeğeni de yaz başkanım askerdir o...’ taleplerine odaklanmışken,  

hani okumuyorlar, araştırmıyorlar, cahiller diye bağırıp , çağırıyorsun ya ,  Cannes film festivalinde en iyi kadın oyuncu ödülünü aldığında “Cumhuriyet kadını Merve Dizdar... helal” paylaşımlarını  yaptığın,  önünde seyretmek için kuyrukların uzayıp gittiği  ! “Kuru Otlar Üzerine” filmi  vizyona girdi, merak edip oyunculuğunu izlemeye gittin  mi Dizdar ‘ı?


Okudun mu iyi ki varmış Oğuz Atay dedirten “Tutunamayanları “ ? Tam da ona yakışan bir tavır düşüncesinde  BUKOWSKİ'nin  "beş dakika sonra hayatta olacağımızın bir garantisi yok. O yüzden keşke dememek için,  bugüne kadar kırdığın kişileri ara ve bir daha küfür et.." aforizmasına hak verip;


‘yetti canıma, bu  gözü kör, kulağı sağır , hep aynı şeyleri konuşan, CHP’nin işine yaramayacağı kesin, dört  ayını  delege listesine girmek için harcayan bizim mahalleli...  biraz da dünyaya bakayım, ne oluyor ? 146 ülke arasında cinsiyet uçurumunu en yüksek oranda kapatan ilk üç  ülke İzlanda (% 91.2), Finlandiya (% 86.3), Yeni Zelanda (% 85.6)’ymış. Norveçliler için mutluluğun formülü çok açık: Friluftsliv’mış,  haberim yokmuş‘ dedin mi?

 

Rukiye-Gülsen Feroğlu

 04.10.2023