9 Temmuz 2017 Pazar

Hayatın adaletini bekleyin







07.08.2015 18;31











Canım yavrum...

2 temmuz 2017  günü; ölüm yıldönümünün 1.inci yılında    Instagramda Cem Kocataş’ın paylaştığı  altına da insanı  dehşete düşüren “ bu kadar kolay mı “ “bu kadar kolay mı “ acıdan sıyrılmak; üstelikte hayatından ettiği senin gibi  olağanüstü  bir evladı, o evlatla yaşananları  unutmak, unutturmak ” diyerek kahrettiren  fotoğrafını görünce;

Altında da ; dünyanın her yerinde  ölenin ardından tutulan  şairin “en az bir yıl sürer yirminci yüzyılda ölüm acısı”  dizesini  dahi  utandıran; sana, yaşadıklarına ihaneti vurgulayan;     “ bir yıl oldu, sanki bin yıl oldu ”   yazılı  Fotoğrafını görünce  yavrum...


4 çocuğunu kaybetmiş Victor Hugo’nun sonsuza dek süren acıyı anlattığı   “Çocuğunu kaybeden bir anne için her gün ilk gündür; bu ıstırap ihtiyarlamaz”  yazısını anımsadım.




işte o fotoğraf

O yalnızca masumiyet  akan Fotoğrafını görünce “teyzesinin kuzusu”, “canım oğlum”;  öyle bir acıyla dolduk ki yüreğim. Yine sızım...sızım...titredi, yine yaşlar boşandı gözlerimden; o hep  ışıl ışıl olan kara gözlerine takıldı bakışlarım. Bir yıldır her gün sorduğum soruyu  sordum... yine sordum  “sahi sen yok musun oğlum?”...Yine sordum yavrum "Sahi sen öldün mü?


Sana söylediğim şarkıyı hatırlıyor musun Can “ benim oğlum... canım oğlum.. tatlı oğlum nereye gitmiş”. Odadan koşarak gelirdin yanıma “burdayım”. Her gün söylüyorum şarkıyı; belki koşarak yanıma gelirsin diye. O tiz sesini çokkk özledim oğlum, takım arkadaşım,  prensim benim.






16.05.2016 18;24  Çokk sevdiği Lozan Park'ta muziplikte
Sahi sen öldün mü Can? Ya da ben öldüm seninleyim. Sokağın başında her Sedat bey  Tevfik Fikret servisini gördüğümde ben de  öldüm Can. Nerden bileyim ben  ömrünün bu kadar kısa olacağını. Nerden ?


Nerden bilirdim, seni akıl almaz bir kazada kaybedeceğimi? Nerden bilirdim adını dahi bilmediğin  Çanakkale yolunda hayatının biteceğini? Nerden ?


Şimdi  arkadaşınız Cem‘in  Can’nın ölüm yıldönümünde paramparça olmuş beni bir daha parçalayan Can’nın fotoğrafının altına  ” Cem !”,  “ ne söylenebilir ki Cem“ ,   “can’ımız”, “(( ahh ile”  yorumları yazan  Eyyy siz Cem Kocataş’ın instagram  takipçileri...ölüm size vurmayınca, sevdiğinizi birini kaybetmeyince ne kolay yazılıyor değil mi teselli cümleleri... o kolay teselli cümlelerini yazıverdikten  sonra görevinizi  ifa etmenin rahatlığıyla nasıl da hemen dönü veriyorsunuz hayatınıza...




09.04.2016 10;54  Futbol Kursuna başladığında




Çünkü sizler nerden bileceksiniz  neyi,  nasıl bir değeri kaybettiğinizi? Bilemezsiniz. Kaçınız tanıyordunuz Can’ı? Kaçınız Can’nın kokusunu, elinin sıcaklığını bilirdiniz? Kaçınız “gerçekten haklıymışsın çok güzelmiş” diye elindeki balı badem dondurmasını yiyişine tanık oldunuz?

Büyük bir heyecanla elinde topu kulağınıza eğilip  “bu ağaçtan bu ağaca senin kalen;  bu ağaçtan buraya da benim” dediğini kaçınız duydu? Kaçınız bilirdi Can’nın mayhoş kızılcık marmelatlını, en çok uydurduğumuz çiftlik,  kaplan oyununu, “ ne olur ne olur bana Luppo’mu” ver, “Pınar’la büyüm  reklamını  sevdiğini, yatağımın üzerinde bilgisayarıyla “balık” oyunun da level atlarken ki söylediklerini, 23 Nisan gösterisindeki repliğini, anneannesine “sen suş  zaten beni doğduğumda ilk kucağına Gülsen almış” dediğini?

Kaçınız bilir en sevdiği çizgi filmi, mesela Deniz Seki’nin “iyisin tabii” şarkısını söylerken yaptığı figürleri, sevdiği yemekleri,  omlet yaparken yumurtayı karıştırmayı sevdiğini, “domatesle, salatalığı konuştursana yine” dediğini....onlarca söz.. onlarca düşünce “ sanatçı yok yok asker, yok yok futbolcu olacağım” dediği  onlarca hayalini.





24.08.2015  11;17 anneanneyle alışverişe

Kaçınız bilir; Aşık olduğu  sınıf arkadaşı  Başak’la düğün resmini yaptığını. Düşünsenize düğün resmini  yaptı benim oğlum... papyon takmış kendine, Başak'a duvak, düğüne katılacakları tek tek çizmiş, isimlerini yazmış eğik yazısıyla. Yaptığı resimlere bakarken, yazılarını okurken ölündüğünü kaçınız bilir?

365 gün...her gün Can’sız bir güne başlamanın, sesini duymamanın, telaşlı ayak seslerine, sesine hasretliğin  insanı nasıl  günden güne erittiğini kaçınız bilir ? Kim derdi Cem;  hem benim,  hem de Can’nın hayatını bitirecek. Bir devri onarılmaz acıyla kapatacak... Kim derdi.....


O yüzden, Can’ı tanımadığınızdan... Can’la ilgili  ancak Cem’in anlattığı kadarını bilen sizlerin;  Can’ı  neden kaybettiğiniz,  hayatının niye sona erdiği aklınıza  gelmez,  içinizi öfke kaplamaz. Onun için o kadar rahatlıkla yazarsınız o yorumları....


28.04.2012




Sizin hiç evladınız öldü mü?

Siz hiç sapa sağlam tatile yolladığınız, size “anne “ diyen yeğeninizi, gözünden sakındığınız; bir masalı ilmik ilmik birlikte yazdığınız evladınızı;   bir sürücünün ölümcül hatası yüzünden olan  bir kazada,   emniyet kemeri bağlanmadığı için kaybettiniz mi?








Takla atınca nasıl da korkmuştur benim yavrum Allahım canı çok acıdı mı , camdan mı fırladın oğlum, o güzelim boynun nasıl kırıldı kuzummm, diyerek  yandınız mı;  duvarları yumrukladınız mı ?  






Evladınız gülmüyor, koşmuyor, yemiyor, içmiyor, ağlamıyor, gülmüyorken.... yaşamak size artık katlanılması gereken bir yük gibi geliyorsa... parktaki arkadaşları oyun oynarken onların arasında  yokken ya da Berk’i, Sarp’ı, Kıvılcım’ı  gördüğünüzde  bir an arkalarından şimdi  Can gelecek diye baktığınızda etrafınıza, Can gözükmeyince... Can’ı  hayatından eden kazayı yapanın nefes almasını, yemesini,  içmesini, Burgazada da  bira kadehini tokuşturmasını görmenin....mağdur rolü oynamasını izlemenin  insanı ne hale getirdiğini  sizler,   hiç düşündünüz mü?

Cem evlat acısı çekiyor diye acısını paylaşmak için yarışan siz takipçileri hiç sordunuz mu kendinize Cem;  niye evlat acısını çekiyor? Kim Can’nın ölümüne sebep olmuşta, Cem  acı çekiyor? 







Peki Kaza sonrası çekilen Can’ın bir asfalta biten hayatını gösteren, üzerine paspas atılmış bu   fotoğrafını gördünüz mü? Bu fotoğrafın müsebbibi kim?

Sizlerin yorumlarını okuyan; kazayı başkası yaptı, Can’nı başkası hayatından etti,  gören duyanda; şu anda Dikili sulh mahkemesinde  dosya no:2017/157   TCK 85/1  maddesine göre Can Kocataş’ı taksirle öldürmekle  yargılanan da Cem değil de,  başkası sanacak.






















İnsan işte her konuda; bütün bir toplumu sarmış  bu körlüğünüz, bu akıl dışılığınız  karşısında  isyan ediyor.


Can’ı hayatından eden kazayı  yapan Cem . Ve o kazada yalnız Can’ı öldürmedi, Can’a bakan, Can’nın “anne” dediği insanları da öldürdü. Onlarca hayatı bitirdi. İnsanları yaşayan ölüye döndürdü. Siz bilmiyorsunuz bir aileyi dağıttı.




Hayatı boyunca şehirlerarası yolda araba kullanmamış, trafik hayatı şehir içi kazalarla dolu, 2015 yılında 6 ay ehliyeti elinden alınmış sizin şu an evlat acısı çekiyor diye teselli vermek için yarıştığınız Cem KOCATAŞ; insanların ya trafik kazasında, ya savaşta  ya da iş  kazasında hayatını kaybettiği Türkiye’de değilde Avrupa da yaşıyor olsaydı; acaba; böyle  elini kollunu sallaya sallaya dolaşıyor, Instagramda vicdan sızlatan Penélope Cruz   montajlı şakalar yapıyor olur muydu?












Eğer  7 yaşındaki  Can’ı hayatından eden  kazada, yüzde yüz kusurlu bulunan sürücü; Cem Kocataş; bugün bu kadar pervasızca davranabiliyorsa  bu Türkiye’de “adalet” olmadığındandır. 


Zaten Avrupa’da, ABD’de gelişmiş herhangi bir ülkede yaşıyor olsaydı Cem; bugün Can da  yaşıyor olacaktı. Çünkü o araba Can’a  emniyet kemerini  takmadan yola çıkamazdı. Çünkü “arı” diye seslenince Can direksiyonu bırakıp dönecek kadar panikleyecek dengesizlikler yaşayan, fobileri olan  birine; Cem’e;  asla ehliyet verilmeyecekti. Ve bir insanı hayatından ettiğinden  babası dahi olsa  o kazayı yapan sürücü illa ki de tutuklanacak, ceza alacaktı.


Çünkü medeniyet;  bir insanı hayatından etmenin, hayatını yarım bırakmanın elbette bedelini, cezasını ödettirecekti.



24.11.2015 13;34  Çankırı Ilgaz



Ama ne yazık ki; çocuklara emniyet kemeri takmak, çöpü sokaklara atmamak, tükürmemek, burnunu karıştırmamak, bağırmak, çağırmak   gibi onlarca sıradan medeni davranışı iteleyerek ;


entelektüelliği, medeniliği  klasiklerden  bir  iki kitap okuma...laik olma...Tayyip Erdoğan karşı durmayla sınırlamış Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşı olan sizler...siz Cem’e övgüler yağdıranlar... böylece  trafik kazalarını “kader” diyerek, “isteyerek  mi yaptı” diyerek meşrulaştıran sizler...onlarca ocağı söndüren sürücüleri aklayan siz olmamış entelektüeller...ağzınızdan  da “adalet mi var ”, “ Türkiye insanı katilleri seviyor”, “herkes kendi adamını, katilini  tutuyor” cümlelerini de eminim eksik etmiyorsunuzdur.

Ve  Cem’in  evladının hayatını bitiren  biri olarak kabul etmeyen, mağdur sayan   sizler için.... yüzde yüz Kılıçdaroğlunun “adalet” yürüyüşünü destekleyen sizler için.... “adalet “ kavramı da “dar alanda bir paslaşma” olacak kadar sığ.




28.12.2015  13;10


Eğer Cem değilde başka bir şoför sürseydi ve Can’ı hayatından etseydi;  Cem ve arkadaşı sizler   ne yapardınız ?


Onlarca avukata danışır, onlarca kez şikayetçi olur, hatta sosyal medyada Can’ın resimlerini paylaşır “adalet isterdiniz” değil mi? Kazayı arkadaşınız  yapınca kader, başkası yapınca kaza, cinayet oluyor değil mi?

Çünkü Kendilerini entelektüel diye sunan   Cem ve arkadaşlarının felsefei derinliği,   adalet ve vicdanları;  tanıdık kimliklere, dostlarına   göre yön değiştirecek kadar  oynak  değil mi? Çünkü bu ülkede evrensel ilkeler adalet, kardeşlik, vicdan, eşitlik tanıdığına, tutuğun partiye göre şekilden şekille sokulan kavramlar. 

                                                                                                                     



21.01.2016 14;44






Ha isteyerek mi yaptı. Hani trafik kazası isteyerek yapılır. Rüzgar Çetin o polisi isteyerek mi öldürdü? Erdal Tosunu öldüren şoför isteyerek mi öldürdü? Adı üstünde kaza. Bütün trafik kazaları sürücü hatası yüzünden ve de istemiyerek  olur.  Ama sizlere göre Rüzgar Çetin katil, evladının hayatından eden  Cem masum? Niye ?  Cem baba öyle mi?


Peki nasıl bir baba küçücük yavrusunu böyle riske atar? Hem Avrupa niye baba, anne dinlemez ceza verir. Çünkü baba ve anne de insandır. Hata yapabilir, ihmal edebilir. O ihmali, ihtimali ortadan kaldırmak başka insanların, çocukların ölümünü engel olmak için ceza verir, tutuklar.


Onun için de trafik magandalarının sebep olduğu  trafik teröründe yakınlarını, sevdiklerini  kaybedenler; bizler; biz hayatı elinden alınanlar... yüreği cayır cayır yakılanlar da adalet istiyoruz.


Bu ülkede babalığın, anneliğin  yalnızca nüfus cüzdanında yazan bir isim olmadığını... kendini savunmayacak kadar küçük çocukların kaderlerinin  anne, baba tarafından  çizdiğini idrak edecek ailelerin varlığı  için adalet istiyoruz.



21.01.2016 11;36




Anne babanın görevinin çocuğuna güzel bir   tatil, iyi giysiler, iyi bir eğitim aldırmak, güzel yemekler  yedirmekten   önce evladının can güvenliğini, yaşamasını  sağlamak; evladını korumak, iyi, vicdanlı  adaletli bir insan yetiştirmek  olduğunun bilinmesi için  adalet istiyoruz.

Anne, babalığın vicdanı, adaletli ve iyi insanlar yetiştirmek olduğunun arka plana itildiği bu ülkede benim prensim, can oğlum; ben; hayatımıza bir kasırga gibi girdiğinden beri yalnızca felaket getiren; üç yaşında omuzunu  kırmana sebep olarak omuzunun yazda; o sıcakta üç ay alçıda kalmasına neden olmuş, “babalık sonradan öğreniliyor” saçmalığına sarılmış , senin hayatını elinden almış  babanın; Gerçeği  çıkmaz sokaklarda, ınstagram  da, sosyal medya da   kaybettirmesine yaşadığım sürece engel olacağım.




22.09.2013 13;51

Güzel oğlum..


Dünyanın neresinde olursa olsun...ister hep yaptığı gibi büyük bir sinsilikle kendini mağdur göstersin.


ister kendini acındırmak için müsebbibi olduğu evladının ölümünü dahi kullanacak kadar vicdansız olsun...ne yaparsa yapsın... hukuk tarafından cezalandırıldığını, “adalet”in tecelli ettiğini görünceye kadar sana söz; o büyük keyif aldığın   hayatını elinden aldığın için  Cem KOCATAŞ’ın  peşini bırakmayacağım.


Vicdanın , merhametin mumla arandığı bu Ülke de; Cem Kocataş  başkaları için Can’nın babası;  benim içinse  ölene kadar  yanacağım oğlumun; yeğenim Can’nın hayatını  elinden alan, beni  de öldüren kişi  olarak kalacak.Biliyorum ki ayağı  taşa değse acıyor diye sudocrem’i kapıp gelen  bahtsız yavrum, Can da benim gibi  babasını  asla affetmeyecekti. Çünkü  babasıydı onun canını yakan... acıtan....hayatını elinden alan.


11.01.2016 18;44  zoraki poz verdiğinde


ve sizler takipçileri Cem’in. Belki çok iyi bir avukat, belki sanatçı, belki futbolcu olacak daha hayatın başında, ölümün, kazanın, kaderin ne olduğunu bilmeyen bir çocuğu; Can’ı, çocukları  hayatından edenlere değil, ölene ağlayın ölene... Ölene  ağlayın; ölenin yasını tutun.


 Zira ben de artık biliyorum ki öyle de,  böyle de geride kalan yaşar, yaşıyor.

Ey takipçiler sizin değil,  benim oğlum trafik kazasında hayatını yitirdi. Benim oğlum öldü.....Bunun nasıl katlanılmaz bir acı ne olduğunu siz bilmiyorsunuz ama ben biliyorum...ben biliyorum; elim de; yedi yılın  tüm zamanlarının bir tek güzü kaldı yavrum, ben biliyorum..

Ve siz  takipçiler sizler bilmiyorsunuz ben biliyorum; hem de çok iyi biliyorum.. olan ölene oluyor.

Onun için 2016 yılında %89 sürücü hatasından kaynaklı  trafik kazalarında hayatından olan  7 bin 160 kişiden biri olan, hayatı yarım bırakılan Can’nın; tatlı oğlumun  hayatının da sizlerin, evlatlarınızın hayatı kadar değerli  olduğunu unutan,  sizlerin  de adaletten yana olmanızı isterdim. Cem’e verdiğiniz desteğin aynısını Can’nın davasına da  vermenizi, aynı duyarlığı göstermenizi  beklerdim.



Oysa insan; kendisini bu ülkenin aydını sayan sizlerden  “ .....herhangi bir  insanın ölümü de beni eksiltir, çünkü ben insanlığın bir parçasıyım; işte bu yüzden, asla sorma çanların kimin için çaldığını, çanlar senin için çalıyor” yazacak  kadar insanca değerlere sahip Jonh Donne’nin vicdanı kadar büyük olmasa da ufacıcık bir acıma,  merhamet bekliyor.

Bense, artık ölü yaşadığım  bu hayatta; başka Can’lar trafik kazasında ölmesin, başka anneler , teyzeler benim gibi yanmasın, hayatı bitmesin diye  trafik kazalarını yapanlar cezalandırılsın istiyorum. Adalet istiyorum.




04.02.2016 13;05 ilk ve son sömestr tatilinde
 Lozan Park'ta



Kötülüğü sıradanlaştırılmasınakatillerin yüzsüzce dolanmasına  izin vermemek için azıcık merhamet ya  azıcık adalet ... Ahmet Hakan kadar vicdan...Bakın Ahmet Hakan 2 Mayıs 2017  tarihinde Rüzgar Çetin için ne yazmış;

Rüzgar Oğlum; Yine konuşmuşsun, yine görüntü vermişsin, yine “mutluyum” falan diye demeç patlatmışsın.

RÜZGAR OĞLUM.

- Bi sus.

- Bi mahcup ol.

- Bi derin yaralan.

- Bi çekil.

- Bi saklan.

- Bi git.

- Bi kuytu yer bul.

- Bi pişman ol.

- Bi bedel öde.

- Bi kafayı göm.

- Bi “Çocuk mahvoldu, perişan oldu” dedirt”








Aslında Simone de Beauvoir benim bu kadar çok şey yazmama gerek bırakmamıştı “Canımı yakanlardan intikam almayı düşünmedim hiç, hayat benden daha yaratıcı.”

Siz takipçiler de hayatın adaletini bekleyin...bekleyin ...benim oğlum daha sünnet bile olmamıştı...o kadar küçüktü benim yavrum...