CHP’Lİ OLİGARKLARIN
TUTKULU AŞK HİKAYESİNİN
KURBANLARI (V)
Akıl
ve birliktelik ve özgür birey ve parti
çıkarını ön plana alma
gerektirdiğinden alt edilmesi
de o derece kolay
Oligarklar, keşke bir tek senin
yaran... derdin olsaydı CHP’li yoldaşım !
ama
bil ki, ayaklar altında çiğnenip
posası çıkarıldığından, her insanda olması gerekirken, sahip olanın garipsendiği, değerli bir özellik ...lütuf kılınan
ahlak, dürüstlük, şeffaflık,
mütevazilik ve merhamet ve şefkat ve vicdan ve
iyiliğin ve kabalığa yenilmiş zarafetin
mumla arandığı;
öyle
ki toplumda, partisinde az çok isim
yapmış biri vefat etmişse, cenazesinde, takım elbiseli, tayyörlü adlı, şanlı bireylerin; tabut başında fotoğraflanma – makama,
zenginliğe ulaşmalarını sağladıkları
halde –kendilerini eşit görmediklerinden
tebaalığını kabullendikleri anlı
, şanlıların yanlarına ulaşıp (açılışlarda, düğünde, dernekte yinelenen aynı
faaliyet) selfie çekme yarışında, birinciliği kapıp, daha gömülmeden anında;
bilumum
sosyal mecrada Facebook, Twitter, Instagram da “merhumun cenazesinde, genel,
grup, il, ilçe, belediye başkanım, milletvekilim”le ibaresinin, itibar , güç kazandırdığına inanıp, nasıl
küçüldüklerini fark edemedikleri paylaşım
uğruna, inanmaz mısınız ? birbirlerini iteklemeye varan öne geçme ” iktidar olma” mücadelesini;
ortama
ayak uyduran merhumun ailesinin de yaşadığını varsayıp şereflendiğini düşündüğü
o anlarda “ MYK’dan Engin, Veli,
Gamze geldi, gördün
mü ? o gelmedi onca hizmete adam gelmedi, nankör”le naşından bile faydalanma , kuvvet devşirme acımasızlığını,
olanları görebilseydi şayet “ heyyy! duyuyor musunuz öldüm ben, uzun, kısa yaşanmışlığımdaki bu dünyada, son anlarımda azıcık saygıyı hak ediyorum be !“ isyanını getiren, çiğ görgüsüzlüğün tahakkümünden;
ve
de Eduardo Galeano’nun “düğünlerin
aşktan, cenazenin ölülerden ve tapınağın Tanrı'dan daha önemli olduğu değersiz,
yavan bir çağda yaşıyoruz “ saptamasından
hicap duymayacakların, umarsız
bugününde;
“elin
başbakanı bisikletle, yayan işe gidiyor, sırada bekliyor, alışveriş yapıyor,
uçak, benzin parasını cebinden ödüyor”la Avrupalı, ABD’li politikacıları örnek veren, AKP’lilerin,
bürokratlarının araba saltanatını yeren kendileri değilmiş gibi, hem de Ugur
Mumcu’yu anma etkinliğinde Mercedes
Vito VİP bir araba durdu önümde. İçinden
İl başkanı, yönetimdeki üyeler inmesin
mi? AKP’lileştirilmiş bir parti de bu görüntüler normal tabii, eskiden adabı muaşeretin de öğrenildiği, bir parti terbiyesinden söz edilen CHP’nin kapısı, sadece partiliye değil, halka da açık olurdu oysa şimdi...’ ;
randevu
alınmadan girişteki güvenlik görevlilerini,
bariyerleri aşarak, herhangi bir
yöneticisine derdini anlatıp, herhangi
bir konuda bilgi, görüş, yardım almak için kapısından içeriye adım atılamayan, 350 çalışan, altlarına araba çekilmiş, para ödenerek
oluşturulmuş 2. Parti Meclis işlevli 80 danışman, 60 Parti Meclisi üyesinin; , telefon görüşmeleri yeme, içme dahil, ulaşım masraflarının (kısmen?) karşılandığı; 20
katlı Anonim bir şirkete uygun, sırça köşkte dönüştürülmüş CHP Genel Merkezinde ki, ihtişamlı
odalarında;
öncesinde
de onca Demirel’in “verdimse ben
verdim”le devlet olanaklarının peşkeş çekilmesini defalarca yaşamış Türkiye’de, AKP iktidarında artık
devlet ve parti ve bürokratik yapıda, gelenek haline getirilmiş ‘6 Şubat
2023’ de, 11 ili vuran depremde enkaz altında
canlı, canlı üç gün ölümü bekleyenler gibi onbinlerce
hayata, milyarlara mal olmuş olsa
da, verdiğin kararların arkasında dur.
Kitabımızda pişmanlık yoktur! Her türlü hatayı, usulsüzlüğü yapman istifanı
gerektirmez, rahat ol ! görevine devam
et’ anlayışının normalleştirilmesinden daha vahimi, her ortamda, her partide, her
örgütte, STK’lar da kabullenilmesinin güvencesinde;
tıpkı
AKP MYK’ sın da görev almış onca Yıldırım, Aslan, Soylu, Tayyar , Eker gibi pervazsızca partisini, örgütünü kişisel,
ailesel, ekipsel çıkarlarına alet
etmekten öte mafyatik ilişkiler
içinde bulunmaktan da çekinmeyen;
şayet
seçim kazanılsaydı Cumhurbaşkanlığı kabinesinde – Ümit Özdağ’la yapılan gizli
protokol bilinmediğinden– İçişleri Bakanlığına kesin gözüyle bakılan Engin
Özkoç’un, güneşin medya KRT, ANKA ajansının gizli ortağı Tuncay Özkan'la
asansör bakım firması AND’a 39 belediyeden toplam 157 milyon liralık anlaşmayı ayarlamak; Onur Konuralp gibi RTÜK üyeliği
sonrası milletvekili atanmış Ali
Öztunç’un da, il başkanının biberlerinin satılması için, CHP’li belediyelere ziyaretlerini; şirket sahibi Parti Meclisi, danışman, milletvekillerinden biri olan Oğuz Kaan
Salıcı’nın Şişli belediye başkanı Keskin’le ortak “Eylül ...” Limited Şirketiyle,
"Rezidans Kraliçesi" Gamze Akkuş İlgezdi’nin de
daireleriyle ilgili, görüşmeler yapmasını da kapsayacak, günlük
işlerle meşguliyetlerinde;
‘küçük
ama bana yeter çünkü benim Krallığım’ı koruma telaşında (mahallelerden itibaren partinin
her kademesinde ki üyelerden müteşekkil) ekip elemanları bazen
de seçim kazandıracak kadar üye, delege
sayısına ulaşılmadığından mecburen, partide
karşılığı olan diğer ekip ya da elindeki
kamusal olanakları kullanarak, mahalleden başlayıp her aşamadaki seçime, kongreye müdahaleyi hak gören belediye başkanları, milletvekilleriyle;
akçeli
işleri cepte tutup, diyelim ki partinin 35 (hiç
heveslenme, şu anda önseçim yapılmadığı takdirde liste tamamdır) belediye
meclis üyesini, en az 7 milletvekilini
kazanması garanti birkaç
ilçesinden Çankaya’da, 3, 4
belediye meclisi, bir milletvekili kontenjanı, 4, 5 kişiyi işe koyma,
iştiraklerine yönetim kurulu üyesi atama pazarlığı
yapılarak, mahalle, ilçe, il, kurultay delegesi, ilçe, il başkanı, yönetim kurulu,
Parti Meclisi üyelerini blok liste, bir sonraki
aşama milletvekili, belediye başkanı, belediye meclis üyelerini de atamayla belirleyecekleri;
sadece
siyasetin tabana yayılımını sağlayacak parti içi
demokrasiyi değil, üyelerin seçme, seçilme, oyunu özgürce kullanma hakkını gasp ettikleri çarşaf liste
ve ön seçimi engelleyecekleri manevralarla, hak ve hukuk ve adalet ve
partide üyeler arası eşit koşullarda bir yarışın önünü kesen , bol entrika
yüklü plan üstüne plan, program üstüne
program üzerinde çalışırken;
eee bunca başarı
sonrası haklı olarak, dev aynada ‘akıllı adam, kadınsın vesselam, il, ilçe
tamam, bir de kazanacağımızın kesinleştiği şu büyük kurultayda
Parti Meclisine kapağı attın mı... ne
güldüm Monşer kürsü de ‘KKM (Kur
Korumalı Mevduat ) nedeniyle Hazine’nin kasasından çıkan para...’ demesin mi? Yahu tek
siyasal İslamcılar, AKP’liler mi kazandı
? Asıl, sen ! açıkla kaç milyon yatırdın KKM’ye. Nasılsa, kimsenin ne bir belediye başkanına, ne milletvekiline,
ne parti meclisi üyelerine mal
varlıklarınızı bir dökün ortaya arkadaş dediği de yok. Artık, kimse tutamaz
seni güzellik ‘ serenatlarını da döktüren;
niyeyse
de kendileri hariç, herkesten hep hesap soracak yetkide olduklarını varsayıp, hesap vermeyi, istifayı literatürlerinden silmiş CHP’li Oligarkların işlevselliğinin... nepotizmin aynısını
yapan, İslamcısı, seküleri, Kürdü, Türkü, sağı, solu, komünisti,
radikali fark etmeksizin, bir defa
koltuğa oturanın tapulu malıymışçasına en az on, onbeş, yirmi yıl
koltuğu bırakmadığı Türkiye
Cumhuriyetin ’de ki, bütün partilerde, Sivil Toplum Örgütlerinde; sendikalarda,
odalarda, derneklerde;
üyeleri,
yurttaşları naziklik ve sevgi ve saygı barındıran bir davranışa, söze hasret eyleyen,
heybelerinde eksik etmedikleri otoriterlikleriyle, partilerde, örgütlerde,
sendikalarda, hükümranlığı eline geçirmiş bir , birkaç kişiden oluşan bir grup, bir ekibin başkanı ya
da elemanı AKP’li, HDP’li, MHP’li, İyi Partili, DEVA’lı, TİP’li, RP’li,
DP’li Oligarklarla , işbirlikçileri cemaat ve tarikat ve aşiret liderlerinin yönetiminde; bütün parti üyeleri, bütün müritler, bütün marabalar neyi yaşıyorlarsa CHP’li
yoldaşım, hevalım bil ki, sana da aynısı
yaşatılmakta, aynı muameleye tabii tutulmaktasın.
Aynı
faaliyetleri yürüttüklerinden, ayrı partiler de bulunmalarının asla
sorun teşkil etmediği, menfaatlerinin peşinde birbirleriyle her konuda paslaşan “emekli milletvekillerinin maaşlarına zam için Torba Yasa Teklifi’ne özel bir hüküm” ekleten
açgözlü işbirliğinde, zenginleşmelerinin
kaynağı partisinin oyunu, belli bir yüzde de sabitlemek için
kutuplaştıran, nefret aşılayan politikalarla düşmanlaştırıp , kilitleyerek kurban eyledikleri halkla, neyle karşılaşırsa karşılaşsın “ ölünceye
kadar “ bir başka partiye oy vermeyecek fanatik biatçı partilisini, canlı kılmak için ağızlarına çaldıkları,
“ güzel bir restoranda yemek yedirme ... meyhanede
, barda içki ... kahvede kafede çay, nargile, kahve ısmarlama, düğüne sünnete katılıp şahitlik
etme, ..., altın takma, bir iki yakının
tayinini çıkarma, ..., makama atama
bazen işe alma, ..., yardım paketleri
yolama, para verme’li balların tadının damaklardan hiç eksilmemesi, sakın hiçbir dönemde demokratik ve adil bir ülke olamamış Türkiye’nin ve partilerin
ve CHP’nin ve toplumun “kasaba kurnazlığında” daha da sığlaşıp AKP’ye benzemesi
yüzünden tepki gösterilmeyen faşist uygulamaların sıradanlaşmasının, siyasal İslam’ın devletle bütünleşmesinin nedenlerinden biri olmasın?
Ve
de KPSS, YKS, TUS sınavlarında sorular
verilerek daha bilgili, yetenekli
bireylerin hakkının, hukukunun yenmesine karşı çıkarken aynı şeyi partilisine
yapmayı da sindirerek, ne kadar da vicdanlı, iyi ve temiz yürekli, olduklarını kanıtlamış, partisini parsellemiş Oligarkların korumalığında, bugün hala
ön seçimsiz atandıkları kadrolara yeninden atanmayı isteyen belediye
başkanları, meclis üyelerinin bu arızalı demokrasi ve adalet anlayışlarını, ayarsızlıklarını;
diğer
partilerde de yaşandığı üzere CHP’de ,
hayranlık uyandıran hangi ulaşılamaz
özelliklerinden dolayı 7, 6 ve 4 dönem atanarak ömürlerinin yarısını; 35 , 30, 20 yılını
milletvekili, ilçe, il, belediye başkanı, Parti Meclisi, yönetim kurulu,
belediye meclis üyesi geçirme bahtına, kavuşturulduklarının öğrenilemeyeceği onca Toprak, Altay, Öztrak, Özel ve Burcu’nun,
Mehmet’in, Mahmut’un, Fatih’in, Elif’in,
Emine’nin, Alper’in, Fethi’nin bunca yıl ülkeye ve partiye ne kazandırdıklarını;
çözememenin
karanlığında,
Erdoğan’ın AKP’lilerce, tabulaştırılmasına
kızar, yerden yere vururken, aynı şeyi kendi partilerindeki genel başkanlarına,
Oligarklarına münasip kıldıklarının farkına varamamış hazinliğin ortasında; Frıda
Kahlo’nun “Ben benim olmayan bir adamı kaybettim diye
üzülmedim. Ben benim olmayan bir adamda, kendimi kaybettiğim için
üzüldüm..” misali uyuşamadığından, hiç senin olmamış ittifakları...6’lı masa dayatmasını “evet”leyen
suskunluğunla;
emin
ol, öyle olduğunu bile bilmeden Makyavelist
“yeter ki iktidar olalım, şeytanla bile
anlaşılır’ yaklaşımındaki Oligarkların,
yine ve niyeyse sağcı partilerin
kucağına oturtarak öz güvenini, asırlık haysiyetini paramparça etmelerine, bir kez daha seyirci
kalarak yalnız bıraktığın partin CHP, gözünün önünde kurucusu Mustafa Kemal’in “muasır
medeniyete ulaşma” fikrinden koparılıp, halkçı,
devrimci, sosyal demokrat, insan haklarına, farklı görüşlere, kimliklere,
kökenlere saygılı, hoşgörülü kimliğini yitirirken;
Ankara’
nın bozkır havası, akşam üstleri üşüteceğinden illaki yana alınacak
hırkaya sarıldığında , bir parkın
bankında, rüzgarda savrulan sonbahar yapraklarına dalmış, hep ezildiğinden gücünü fark edememiş CHP’li yoldaşım, hevalım ! ötelediğin
vicdanınla, bunca yıkıklığa...hazana...halkın
kurbanlığına da geçit verdiğinden, sanma ki kaybetmedin masumluğunu,
öyle yani...
Rukiye –Gülsen
FEROĞLU